LANSMAN BASIN BÜLTENİ
TÜRKIYE, GIDA KAYIP VE ISRAFI ILE MÜCADELEDE DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK
Türkiye, gıda kayıp ve israfı ile mücadelede kapsamlı bir projeyi hayata geçiriyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) desteği ile hayata geçirilen “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” projesi Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’nin düzenlediği dijital basın toplantısı ile tanıtıldı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi ve Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü Dr. Viorel Gutu ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katıldığı iyi yaşam ve beslenme uzmanı Dilara Koçak moderatörlüğündeki toplantıda konuşan Dr. Bekir Pakdemirli, “Gıda kaybı ve israfı, dünyanın en önemli sorunlarından bir tanesi. Dünyanın bir yanında gıdalar çöpe atılırken, diğer yanında ise insanlar açlık nedeniyle bir sonraki gün hayatta kalıp kalmayacağını bilmiyor. Sadece Türkiye gıda israfını yüzde 2 iyileştirebilsek yaklaşık 360 bin ailenin 1 yıllık geçim giderlerini karşılayabiliriz. Bugün gıda kayıp ve israfı ile mücadelede toplumsal bilinci artımayı hedeflediğimiz uzun soluklu bir projeyi başlatıyoruz. Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık Projesi ile bu konuda da dünyaya rol model olmayı hedefliyoruz” dedi.
Tarım ekosistemini ilgilendiren yeni bir proje açıklarken bugün Türkiye’nin nerede olduğunun, nereden bugünkü noktaya geldiğinin de altının çizilmesi gerektiğini kaydeden Dr. Bekir Pakdemirli, şöyle konuştu:
TARIMDA AVRUPA’NIN LİDERİYİZ
“Son 18 yılda AK Parti iktidarları döneminde Bakanlığımızın yaptığı yatırımlar ve verdiğimiz destekler ile ülkemize güçlü bir tarım ve orman altyapısı kazandırdık. Bu kapsamda; tarımsal hasılamızı %645 artırarak 275 Milyar liraya çıkardık. 308 Milyar Lira tarımsal destek verdik. 565 baraj inşa ettik, 6,6 milyon hektar araziyi sulamaya açtık. 4,5 milyar fidanı toprakla buluşturduk. Tohumluk üretimimizi 8 kat, tohumluk ihracatımızı 10 kat artırdık. Ayrıca 18 milyar dolarlık tarımsal ihracatımız ve 5,3 milyar dolarlık dış ticaret fazlamız ile tarımda net ihracatçı konuma geldik. Yine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte verilen desteklerle tarımsal üretimdeki artışımız büyük bir ivme kazanmıştır. 2018 yılında çiftçimize; 14,5 milyar lira tarımsal destek veriyorken, 2019’da bu rakam 16,1 milyar liraya çıktı, 2020 yılında desteklerimizi, toplamda %52 artışla, 22 milyar liraya çıkardık. Bütçemizin de %55’ini çiftçimize, yani tarımsal desteklere ayırdık. 2020 yılı tarımsal destekleme bütçemizin yarıdan fazlası olan toplam 22 milyar liranın 12,4 miyar liralık destekleme ödemesini de, bu yılın ilk çeyreğinde çiftçilerimizin hesaplarına yatırdık. Tüm bu desteklerimizin de etkisi ile bugün ülkemiz tarımsal gayri safi milli hasılası açısından Hollanda, İspanya Fransa gibi tüm Avrupa ülkelerini geride bırakarak, 48 milyar dolarlık tarımsal GSYH ile Avrupa’da lider konumuna gelmiştir. Tarım orman sektörü olarak, 2019 yılında GSYH’ye, %6,4’lik bir katkı yaparak, ülke ekonomisine de güçlü bir destek sağladık. 2017 yılında tarımsal hasılamız 189 milyar lira iken, 2018 yılında bu rakam 217 milyar liraya, 2019 yılında, toplam 2 yılda %45’lik artış ile 275 milyar liraya çıkardık.”
Yaşanan küresel pandeminin gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğine işaret eden Dr. Bekir Pakdemirli, “Bu nedenle, tarımın önemi daha iyi anlaşılmıştır. Ülkemiz tarımsal üretim alanı bakımından, Amerika Birleşik Devletleri’nin toplam tarım alanının onda birine, Avrupa Birliği ülkelerinin ise toplamının dörtte birine yakın bir alana sahiptir. Tarımsal alan bakımından dünyada 17. sırada olmamıza rağmen, tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ilk on arasında yer almaktayız. Ülkemiz coğrafi konumu ve iklim yapısı itibariyle 12 binden fazla bitkiye ev sahipliği yapan, nadir biyoçeşitliliğe sahip ülkelerden birisidir. Dünya’nın tam merkezinde olması nedeniyle, geçmişten bu yana ticaret yollarının üzerinde yer almıştır. Yani; Hava, Kara ve Deniz Yollarının Kesişim Noktasındayız. 4 saatlik bir uçuş mesafesi ile dünya nüfusunun %40’ına ulaşma imkânımız var. Ülkemiz bulunduğu konum itibariyle, 1,9 trilyon dolarlık tarımsal ticaret hacmine sahip bir bölgededir. Ülkemiz hayvansal üretimde; küçükbaşta Avrupa’da 48,5 milyonla 1. sırada, büyükbaşta ise 17,9 milyonla 2. sırada ve süt üretiminde de 3. sırada yer almaktadır. Fındık, Kuru incir, Kuru üzüm, ayva, kiraz, kayısı gibi bir çok ürünün üretiminde, ya birinci sıradayız ya da dünyada ilk sıralardayız. Ürettiğimiz tarımsal ürünler ile 83 milyon nüfusumuzun, 50 milyon turistin ve 4 milyon mültecinin gıda ihtiyacını sağlıyoruz. Bunun yanı sıra az önce de belirttiğim gibi 18 milyar dolarlık da ihracat yapıyoruz” şeklinde konuştu.
KAMPANYA İÇİN 1.5 YILLIK ÇALIŞMA
Korona virüsü tüm dünyada etkisini halen sürdürdüğünü belirten Pakdemirli, “Ülkemiz salgına karşı almış olduğu tedbirler ve güçlü altyapısı sayesinde, bu süreci başarılı bir şekilde yürütmektedir. Yürüttüğümüz çalışmalar dünyaya örnek olmuştur. Bu salgın bize tekrar gösterdi ki dünyadan gıda talep eden değil dünyaya gıda arzı sağlayan bir konumdayız. Bu minvalde gıda arzı ve gıda talebiyle makro ve mikro olarak direkt ilişkili olan Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık Kampanyamız için geçtiğimiz 1,5 yıl boyunca, sektörden çok sayıda paydaşla bira araya geldik. Mart ayı içerisinde de bu kampanyanın başlangıcını sizlerle yüz yüze paylaşmayı planlamıştık. Ancak; tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19 salgını sebebiyle bu mümkün olmadı. Öte yandan, pandemi sürecinde tüm dünyada gıda arz zincirinin önemi ve gıda arz güvenliğinin sağlanmış olması bir kez daha iyi anlaşıldı. Pek çok ülkede, insanların gıdaya ulaşmak için oluşturdukları süpermarket kuyrukları ve boş raflar, bir daha silinmeyecek şekilde hafızalarımızda yer etti. Dünyada Covit-19 vakaları görülmeye başladığı anda Bakanlık olarak gıda zincirindeki paydaşlarımız ile bir araya geldik ve üretimden perakendeye kadar tüm süreci planladık. Özellikle büyük perakende zincirlerinin bu sürece önceden hazır olmalarını sağladık. Türkiye olarak her ne kadar bu süreçte, gıda arz zincirinde hiçbir sorun yaşamamış olsak da, gıdanın öneminin bir kez daha idrak edildiği bu günlerde, biz de kampanyamızı daha fazla ertelememeye karar verdik” dedi.
HER BİRİMİZ “GIDA OKUR-YAZARI” OLMALIYIZ
Tahminlerin, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye nüfusunun ise 100 milyona ulaşacağını gösterdiğini belirten Dr. Bekir Pakdemirli, 2050 yılında dünya gıda talebinde de yüzde 60’lık bir artış beklendiğini söyledi. Dünyada her 9 insandan 1’i, yani 821 milyon insanın açlıkla karşı karşıya iken, 670 milyondan fazla yetişkin ve 140 milyon genç ise obezite sorunu yaşadığını kaydeden Dr. Pakdemirli, şöyle devam etti: “Dünyada önemli ölçüde açlık ve obezite sorunu olmasına rağmen bir yandan da üretilen gıdanın, her yıl üçte biri kaybedilmekte ya da israf edilmektedir. İsraf edilen gıdayı üretmek için gerekli ekili alan Çin’in yüzölçümü kadar yani, 9,6 Milyon km2’ dir. Gıda kaybı ve israfının yarattığı kayıp gelişmekte olan ülkelerde 310 Milyar Dolar, gelişmiş ülkelerde ise 680 Milyar Dolar düzeyindedir. Bildiğiniz gibi, gıda tedarik zinciri, tarladan sofraya kadar olan tüm süreçleri kapsamaktadır. FAO’nun son araştırmasına göre, tarladan perakendeye gelinceye kadar üretilen gıdanın %14’ü kayboluyor. Öte yandan gıda israfı ise, satış yani perakende ve tüketim aşamasında karşımıza çıkıyor. Gıda israfı dediğimizde, tabakta bırakılan yemek, plansız ve gereğinden fazla alışveriş ya da gıdaların uygun koşullarda saklanmaması gibi nedenler karşımıza çıkıyor. En basitinden örneklendirmemiz gerekirse, son yaptırdığımız araştırmaya göre toplumun %65’i gıdaların son tüketim tarihi ve tavsiye edilen tüketim tarihi arasındaki farkı bilmiyor. Dolayısıyla, bilinçli bireyler, bilinçli toplum prensibiyle öncelikle evlerimizde, bireysel alışkanlıklarımızı değiştirerek gıda israfına son vermeliyiz, her birimiz iyi birer “gıda okur-yazarı” olmalıyız.”
100’E YAKIN EYLEM BELİRLENDİ
Bugüne kadar hayata geçirilen uygulamalar ile Bakanlık olarak gıda kaybı ve israfının azaltılması için önemli adımlar atıldığını belirten Dr. Bekir Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü: “FAO’yla yaptığımız işbirliği ile çalışmalarımızı uluslararası platforma taşıdık ve son 1,5 yıldır kamu kurum ve kuruluşları, üniversitelerimiz, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle bir çok kez bir araya gelerek çalıştay ve toplantılar gerçekleştirdik. Bu çalışmalar ışığında ilk defa Türkiye’de gıda kayıpları ve israfının önlenmesi, azaltılması ve yönetimine ilişkin bir Ulusal Strateji Belgesi ve bu stratejiyi hayata geçirecek Eylem Planını hazırladık. Ulusal Stratejimizin temelini Gıda Kaybı Hiyerarşine göre kurguladık, buna göre; İlk amacımız gıdada kayıp ve israfı önlemek. İkinci amacımız, mümkünse gıdayı kurtarmak ve yeniden dağıtmak. Üçüncü amacımız, insani tüketimi mümkün değilse, hayvan yemi olarak kullanmak. Ve son olarak da atık gıdanın geri dönüşümünün sağlanması. Bu amaçlara ulaşmak için de 100’e yakın eylem ve her eylemin gerçekleştirilmesinden sorumlu olan kurum ve kuruluşlar istişare edilerek belirlendi. Bakanlık olarak stratejimizin temel ayağı olan gıda kayıp ve israfının önlenmesinde farkındalığı artırmak için ilk adımı da bugün burada sizlerle birlikte atmış oluyoruz. Farkındalık konusu, gıda kayıpları ve israfını önlemede en önemli unsur. Bazen sadece, gıdayı doğru koşullarda saklama, şekli mükemmel olmayan meyve ve sebzelere şans verme, akıllı alışveriş yapma, ısı kontrolünü doğru ayarlama, gıda bağışı konularında öğreneceğimiz şeylerle, uygulaması basit ancak gıda israfının çözümünde olumlu etki yaratabiliriz. İşte bizler de sizlere sesimizi daha fazla duyurabilmek için, bu amaçları baz alarak, bir kampanya tasarladık. İnandık ki, kampanyamıza temel teşkil eden bu belgeyi sadece okunabilir bir doküman olmaktan çıkartıp, içindeki eylemleri daha yüksek sesle dile getirebileceğimiz ve gıda zincirindeki tüm paydaşlarımıza ulaşabileceğimiz bir yöntem belirlersek, bu küresel sorunun çözümünde öncü bir rol oynayabiliriz. Bir araya geldiğimizde ne kadar güçlü olabildiğimizi gösterebiliriz.”
İSRAFLA SAVAŞIN KAHRAMANI “CANO”
Kampanyanın kayıp ve israf farkındalığına yönelik yaşayan www.gidanikoru.com adresli bir websitesi olacağını da belirten Dr. Bekir Pakdemirli, Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık Kampanyasının maskotu “Cano”yu da basın toplantısında tanıttı. Pakdemirli, “Cano, pelerinli bir kurtarıcı, dinamik bir arkadaşımız, gıdalarımızın çöpe gitmemesi ve kayba uğramaması için bu kampanya boyunca bizlerle birlikte olacak. Birçok konuda yol gösterici olmasını istiyoruz sizlere. Onu her yerde görebileceksiniz. Restoranda karşımıza çıkacak ihtiyacın kadar sipariş ver diyecek, bazen marketlerde göreceğiz, alışverişini evde planladın mı diye soracak, bazen çalıştığımız yerin yemekhanesinde bize kampanyamızı hatırlatacak. Okulda işyerinde kışlada hastanede kampanyamızı ilgilendiren her yerde bizimle bu kampanyayı sırtlıyor olacak. Gıda işletmeleri için iyi uygulama rehberleri hazırlıyoruz. İşletmenizde gıda kaybını ve israfını nasıl azaltabileceğiniz, ölçebileceğiniz yönünde sizlere yol göstereceğiz. Sizlerin de iyi uygulamalarınızı sayfamızda paylaşıp, diğer paydaşların da istifade ederek bu küresel sorunun çözümünde hep beraber rol alacağız. Ortam izin verdiği sürece beraber atölye çalışmalarıyla kapasitemizi güçlendirip, kaynaklarımızı boşa harcamamayı öğreneceğiz. Kampanyamızda bir Gıdanı Koru Mutfağımız olacak… Bu mutfakta, videolar, içerikler, tarifler, etkinlikler, sıkça sorulan sorular ve sürpriz alanlar var. Biz kampanyamızla, etkin yönetilen web sayfamız ve sosyal medya hesaplarımız aracılığıyla farkındalığı arttırmayı ve katılımcılığı teşvik etmeyi hedefledik.”
HER BİREY BU KAMPANYANIN SAHİBİ
Kampanyanın gerçek sahibinin toplumun her kesimi ve bireyi olduğunu söyleyen Dr. Pakdemirli, “ Gıda kayıp ve israfı ile mücadelede toplumun her kesimini kapsayan bir kampanya yürütmek amacıyla, kamu-sivil toplum ve özel sektör birlikteliğini sağlamak istiyoruz. Paylaşımlarınızda bizden bahsedin, fikirlerinizi ve iyi uygulama örneklerinizi bizle paylaşın, “Bu İşletme Gıdanı Koru Kampanyasını Destekliyor, İsraf Etmeyelim” benzeri bir mesaj içeren afiş, broşür, maskot vb. kampanya materyallerini işletmelerinizde bulundurarak görünürlüğü artırmada katkı verin… Kısacası, tüm paydaşlarımızdan kampanya süresince gerçekleştireceğimiz farkındalık oluşturma çalışmalarımıza destek vermelerini bekliyoruz” çağrısı yaptı.
EKMEĞİNİ KORU, EMEĞİNİ KORU